Hadis Koleksiyonu
Sahih Peygamber gelenekleri koleksiyonu
الْإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ أَوْ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شُعْبَةً، فَأَفْضَلُهَا قَوْلُ: لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، وَأَدْنَاهَا إِمَاطَةُ الْأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ، وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الْإِيمَانِ
İman yetmiş veya altmış küsur şubeden oluşur. En üstünü "Lâ ilâhe illallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) demektir, en alçağı ise yoldan eziyet veren şeyi kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir.
مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ
Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır konuşsun ya da sussun.
الصَّلَاةُ نُورٌ، وَالصَّدَقَةُ بُرْهَانٌ، وَالصَّبْرُ ضِيَاءٌ
Namaz nurdur, sadaka delildir, sabır da aydınlıktır.
أَوَّلُ مَا يُحَاسَبُ بِهِ الْعَبْدُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ الصَّلَاةُ، فَإِنْ صَلَحَتْ فَقَدْ أَفْلَحَ وَأَنْجَحَ، وَإِنْ فَسَدَتْ فَقَدْ خَابَ وَخَسِرَ
Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk şey namazdır. Eğer namazı düzgünse kurtuluşa ermiş ve başarılı olmuştur. Eğer bozuksa hüsrana uğramış ve kaybedenlerden olmuştur.
الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahı söndürür.
اتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ
Ateşten sakının, yarım hurma ile de olsa.
الرَّاحِمُونَ يَرْحَمُهُمُ الرَّحْمَنُ، ارْحَمُوا مَنْ فِي الْأَرْضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ
Merhamet edenlere Rahman olan Allah merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.
مَنْ لَا يَرْحَمُ لَا يُرْحَمُ
Merhamet etmeyen, merhamet görmez.
مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا، سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ
Kim ilim aramak için bir yola girerse, Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır.
طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ
İlim öğrenmek her Müslüman'a farzdır.
إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْأَخْلَاقِ
Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.
أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا
Mü'minlerin iman bakımından en olgunları, ahlak bakımından en güzel olanlarıdır.
خَيْرُكُمْ خَيْرُكُمْ لِأَهْلِهِ، وَأَنَا خَيْرُكُمْ لِأَهْلِي
Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı sizin en hayırlınızım.
الْجَنَّةُ تَحْتَ أَقْدَامِ الْأُمَّهَاتِ
Cennet annelerin ayakları altındadır.
مَا يُصِيبُ الْمُسْلِمَ مِنْ نَصَبٍ وَلَا وَصَبٍ وَلَا هَمٍّ وَلَا حُزْنٍ وَلَا أَذًى وَلَا غَمٍّ حَتَّى الشَّوْكَةِ يُشَاكُهَا إِلَّا كَفَّرَ اللَّهُ بِهَا مِنْ خَطَايَاهُ
Müslümana yorgunluk, hastalık, tasa, keder, eziyet ve sıkıntı isabet ettiğinde, hatta bir diken battığında bile, Allah bunlarla günahlarından bir kısmını bağışlar.
عَجَبًا لِأَمْرِ الْمُؤْمِنِ، إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ، وَلَيْسَ ذَاكَ لِأَحَدٍ إِلَّا لِلْمُؤْمِنِ، إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ، وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ
Mü'minin işi ne kadar da şaşılacak şeydir! Onun bütün işleri hayırdır. Bu da yalnız mü'mine mahsustur. Başına sevinçli bir şey gelirse şükreder, bu da onun için hayırdır. Başına üzücü bir şey gelirse sabreder, bu da onun için hayırdır.
لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ وَوَلَدِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
Sizden hiçbiriniz, ben ona babasından, evladından ve bütün insanlardan daha sevgili oluncaya kadar gerçek iman etmiş olmaz.
مَنْ قَالَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ دَخَلَ الْجَنَّةَ
"Lâ ilâhe illallah" diyen kişi cennete girer.
الْإِيمَانُ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَتُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ
İman, Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere, hayrına ve şerrine inanmaktır.
صَلُّوا كَمَا رَأَيْتُمُونِي أُصَلِّي
Beni namaz kılarken gördüğünüz gibi namaz kılın.
تَصَدَّقُوا وَلَوْ بِتَمْرَةٍ، فَإِنَّهَا تَسُدُّ مِنَ الْجَائِعِ، وَتُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Bir hurma ile de olsa sadaka verin, çünkü o açı doyurur ve suyun ateşi söndürdüğü gibi günahı söndürür.
مَنْ تَصَدَّقَ بِعَدْلِ تَمْرَةٍ مِنْ كَسْبٍ طَيِّبٍ، وَلَا يَقْبَلُ اللَّهُ إِلَّا الطَّيِّبَ، فَإِنَّ اللَّهَ يَتَقَبَّلُهَا بِيَمِينِهِ ثُمَّ يُرَبِّيهَا لِصَاحِبِهَا كَمَا يُرَبِّي أَحَدُكُمْ فَلُوَّهُ حَتَّى تَكُونَ مِثْلَ الْجَبَلِ
Kim helal kazancından hurma kadar bir sadaka verirse -Allah ancak temiz olanı kabul eder- Allah onu sağ eliyle kabul eder, sonra sizden birinizin tayını büyüttüğü gibi onu sahibi için büyütür, ta ki dağ gibi oluncaya kadar.
فِي كُلِّ كَبِدٍ رَطْبَةٍ أَجْرٌ
Her canlıda sevap vardır.
إِذَا مَاتَ الْإِنْسَانُ انْقَطَعَ عَمَلُهُ إِلَّا مِنْ ثَلَاثٍ: صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ، أَوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ، أَوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ
İnsan öldüğünde, amelleri kesilir. Ancak üç şey müstesna: sadaka-i cariye, faydalanılan ilim veya kendisine dua eden salih evlat.
الْمُؤْمِنُ الْقَوِيُّ خَيْرٌ وَأَحَبُّ إِلَى اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ، وَفِي كُلٍّ خَيْرٌ
Güçlü mümin, zayıf müminden daha hayırlı ve Allah'a daha sevgilidir. Her ikisinde de hayır vardır.
لَيْسَ الشَّدِيدُ بِالصُّرَعَةِ، إِنَّمَا الشَّدِيدُ الَّذِي يَمْلِكُ نَفْسَهُ عِنْدَ الْغَضَبِ
Güçlü olan, güreşte başkalarını yenen değildir. Asıl güçlü, öfkelendiğinde kendini kontrol edebilen kimsedir.
لَنْ يُجْزِيَ وَلَدٌ وَالِدَهُ إِلَّا أَنْ يَجِدَهُ مَمْلُوكًا فَيَشْتَرِيَهُ فَيُعْتِقَهُ
Bir evlat, babasını köle olarak bulup satın alıp azat etmedikçe, ona karşı olan borcunu ödeyemez.
وَمَنْ يَتَصَبَّرْ يُصَبِّرْهُ اللَّهُ، وَمَا أُعْطِيَ أَحَدٌ عَطَاءً خَيْرًا وَأَوْسَعَ مِنَ الصَّبْرِ
Kim sabretmeye çalışırsa, Allah ona sabır verir. Kimseye sabrdan daha hayırlı ve geniş bir nimet verilmemiştir.
الْحَيَاءُ مِنَ الْإِيمَانِ
Haya imandandır.
مَنْ صَلَّى الْعِشَاءَ فِي جَمَاعَةٍ فَكَأَنَّمَا قَامَ نِصْفَ اللَّيْلِ، وَمَنْ صَلَّى الصُّبْحَ فِي جَمَاعَةٍ فَكَأَنَّمَا صَلَّى اللَّيْلَ كُلَّهُ
Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa, sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibidir. Kim de sabah namazını cemaatle kılarsa, sanki bütün geceyi namaz kılarak geçirmiş gibidir.
مَا نَقَصَتْ صَدَقَةٌ مِنْ مَالٍ، وَمَا زَادَ اللَّهُ عَبْدًا بِعَفْوٍ إِلَّا عِزًّا، وَمَا تَوَاضَعَ أَحَدٌ لِلَّهِ إِلَّا رَفَعَهُ اللَّهُ
Sadaka malı eksiltmez, Allah affediciliği ile bir kulunu ancak şerefle artırır ve kimse Allah için tevazu göstermez ki Allah onu yüceltmesin.
مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ، وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ
Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman'ın sıkıntısını giderirse, Allah da kıyamet gününün sıkıntılarından birini ondan giderir.
مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْرًا يُفَقِّهْهُ فِي الدِّينِ
Allah kime hayır dilerse, ona dinde derin anlayış verir.
الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ
Müslüman, Müslümanların dilinden ve elinden emin oldukları kimsedir.
مَنْ أَحَبَّ أَنْ يُبْسَطَ لَهُ فِي رِزْقِهِ، وَيُنْسَأَ لَهُ فِي أَثَرِهِ، فَلْيَصِلْ رَحِمَهُ
Kim rızkının genişlemesini ve ömrünün uzamasını isterse, akrabalık bağlarını gözetsin.
إِنَّ اللَّهَ قَالَ: إِذَا ابْتَلَيْتُ عَبْدِي بِحَبِيبَتَيْهِ فَصَبَرَ، عَوَّضْتُهُ مِنْهُمَا الْجَنَّةَ
Allah şöyle buyurdu: Kulumu iki sevgilisinde (gözlerinde) imtihan ettiğimde ve o sabrettiğinde, ona karşılık cennet veririm.
لَا يَزْنِي الزَّانِي حِينَ يَزْنِي وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلَا يَسْرِقُ السَّارِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلَا يَشْرَبُ الْخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ
Zina eden kimse, zina ederken mümin değildir. Hırsız, hırsızlık yaparken mümin değildir. Şarap içen kimse, şarap içerken mümin değildir.
بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الشِّرْكِ وَالْكُفْرِ تَرْكُ الصَّلَاةِ
Kişi ile şirk ve küfür arasında namaz terkinden başka bir şey yoktur.
عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ صَدَقَةٌ. قَالُوا: فَإِنْ لَمْ يَجِدْ؟ قَالَ: فَلْيَعْمَلْ بِيَدَيْهِ فَيَنْفَعُ نَفْسَهُ وَيَتَصَدَّقُ. قَالُوا: فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ أَوْ لَمْ يَفْعَلْ؟ قَالَ: فَيُعِينُ ذَا الْحَاجَةِ الْمَلْهُوفَ. قَالُوا: فَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ؟ قَالَ: فَلْيَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ أَوْ الْخَيْرِ. قَالَ: فَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ؟ قَالَ: فَلْيُمْسِكْ عَنِ الشَّرِّ فَإِنَّهَا صَدَقَةٌ
Her Müslüman'a sadaka vermek düşer. Dediler ki: Bulamazsa? Dedi ki: Eliyle çalışsın, kendine fayda sağlasın ve sadaka versin. Dediler ki: Yapamaz veya yapmazsa? Dedi ki: Muhtaç ve sıkıntıda olana yardım etsin. Dediler ki: Yapmazsa? Dedi ki: İyiliği veya hayırlı olanı emretsin. Dedi ki: Yapmazsa? Dedi ki: Şerden kaçınsın, çünkü bu da sadakadır.
إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى طَيِّبٌ لَا يَقْبَلُ إِلَّا طَيِّبًا
Şüphesiz Allah temizdir ve sadece temiz olanı kabul eder.
الْمُؤْمِنُ الْقَوِيُّ خَيْرٌ وَأَحَبُّ إِلَى اللَّهِ مِنْ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ وَفِي كُلٍّ خَيْرٌ
Güçlü mümin, zayıf müminden daha hayırlı ve Allah katında daha sevimlidir. Her ikisinde de hayır vardır.
إِنَّ مِنْ أَحَبِّكُمْ إِلَيَّ وَأَقْرَبِكُمْ مِنِّي مَجْلِسًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَحَاسِنَكُمْ أَخْلَاقًا
Bana sizin en sevimliniz ve kıyamet günü bana en yakın olanınız, ahlakı en güzel olanınızdır.
لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لِأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ
Sizden biriniz, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz.
الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ
Müslüman, diğer müslümanların dilinden ve elinden emin oldukları kimsedir.
ارْحَمُوا مَنْ فِي الْأَرْضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ
Yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler size merhamet etsin.
مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى
Müminlerin birbirlerine karşı sevgi, merhamet ve şefkat göstermelerinin örneği bir bedenin örneği gibidir. Bir uzvu rahatsız olduğunda tüm beden uykusuzluk ve ateşle ona cevap verir.
مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْمًا سَهَّلَ اللَّهُ لَهُ بِهِ طَرِيقًا إِلَى الْجَنَّةِ
Kim ilim öğrenmek için bir yol tutarsa, Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır.
طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ
İlim öğrenmek her Müslüman üzerine farzdır.
بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الْكُفْرِ تَرْكُ الصَّلَاةِ
Kişi ile küfür arasındaki fark namazı terk etmektir.
الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları söndürür.
خَيْرُكُمْ خَيْرُكُمْ لِأَهْلِهِ وَأَنَا خَيْرُكُمْ لِأَهْلِي
Sizin en hayırlınız, ailesine en iyi davrananınızdır. Ben de sizin en hayırlınızım ailemedir.
إِنَّ مِنْ أَكْمَلِ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا وَأَلْطَفُهُمْ بِأَهْلِهِ
İman bakımından müminlerin en mükemmeli, ahlakı en güzel ve ailesine en nazik olanıdır.
مَا يُصِيبُ الْمُسْلِمَ مِنْ نَصَبٍ وَلَا وَصَبٍ وَلَا هَمٍّ وَلَا حُزْنٍ وَلَا أَذًى وَلَا غَمٍّ حَتَّى الشَّوْكَةِ يُشَاكُهَا إِلَّا كَفَّرَ اللَّهُ بِهَا مِنْ خَطَايَاهُ
Müslümana yorgunluk, hastalık, keder, üzüntü, eziyet ve sıkıntı, hatta bir dikenin batması bile isabet etmez ki, Allah bunlarla onun günahlarından bir kısmını silmesin.
عَجَبًا لِأَمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْسَ ذَاكَ لِأَحَدٍ إِلَّا لِلْمُؤْمِنِ إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ
Müminin işi ne kadar da hayret vericidir! Onun işinin hepsi hayırdır. Bu, mümin dışında kimseye nasip olmaz. Başına bir iyilik gelirse şükreder, bu onun için hayırdır. Başına bir musibet gelirse sabreder, bu da onun için hayırdır.
إِنَّ اللَّهَ لَا يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأَمْوَالِكُمْ وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ
Şüphesiz Allah sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.
أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا
Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlakı en güzel olanıdır.
تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أَخِيكَ صَدَقَةٌ
Kardeşinin yüzüne gülümsemen sadakadır.
مَنْ لَا يَرْحَمُ لَا يُرْحَمُ
Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْرًا يُفَقِّهْهُ فِي الدِّينِ
Allah kimin için hayır dilerse ona dinde anlayış verir.

